Dil Öğrenmenin Duygusal Yüzü, Zihin Kadar Kalp de Öğrenir

Bir dili öğrenmek, çoğu zaman yalnızca zihinsel bir faaliyet olarak görülür. Kurallar ezberlenir, kelime listeleri çalışılır, testler çözülür… Fakat bu sürecin görünmeyen ama en etkili yönlerinden biri duygulardır.

#_

Bir dili öğrenmek, çoğu zaman yalnızca zihinsel bir faaliyet olarak görülür. Kurallar ezberlenir, kelime listeleri çalışılır, testler çözülür… Fakat bu sürecin görünmeyen ama en etkili yönlerinden biri duygulardır. Öğrencilerle çalışırken en çok duyduğum cümlelerden bazıları şunlar: “Kendimi bu konuda yetersiz hissediyorum”, “Daha önce defalarca denedim ama olmadı”, “İngilizce bana hep uzak geldi.” Bu ifadeler sadece bilgi eksikliğini değil, aynı zamanda duygusal bariyerleri de ortaya koyar.

Aslında dil öğrenme süreci, kişinin kendine inancı, geçmiş deneyimleri ve öğrenme sürecine dair duygusal yaklaşımıyla doğrudan ilişkilidir. Özgüven eksikliği, performans kaygısı ya da daha önce yaşanmış başarısızlıklar, öğrenmeyi yavaşlatabilir ya da tamamen durdurabilir. Bu yüzden dil öğrenirken sadece ‘ne öğrettiğimiz’ değil, ‘nasıl hissettirdiğimiz’ de önemlidir.

Gerçek öğrenme, kişinin duygusal ihtiyaçlarını da gözeten, onu sadece bir öğrenci değil bir birey olarak tanıyan bir yaklaşımla mümkün olur. Dil sadece zihinle değil, kalple de öğrenilir. Ve bu yüzden, duygulara temas etmeyen hiçbir yöntem tam anlamıyla başarılı olamaz.

ByTheLanguage, kişiye özel bir dil öğrenme sistemi sunar. Her yöntem değil, her insan özeldir. Biz bu farkla çalışırız.

Tüm sorularınız için bize ulaşabilirsiniz.
#_